21 Ağustos 2011 Pazar

BİR" PASTACI" NASIL" TERAPİST" OLMAYA KARAR VERDİ ?!....


Pasta yapmanın , süslemenin, modellemenin aslında bir terapi yöntemi olduğunu anladığım an, "terapist" olmaya karar verdim...

Bu yazıyı yazmaya karar verirken , televizyonun sesini kısmak için ayağa kalktım.. ve reklamlarda " sıra dışı olmak cesaret ister" diyordu.. İşte yine bir mesaj gelmişti o an da meleklerimden :) Bu demekti ki ; Burcu belki sıra dışı değil ama genele göre sıra dışı işler ile uğraşmayı çok sıradan görüyor çünkü cesareti var..  Doğru ! cesareti seviyorum çünkü korkunun olduğu yerde sevgi olmaz. Ve ben benliğimden içeri sadece sevginin girip çıkmasına izin veriyorum. Soluduğum havanın güzelliğini ve doğallığını kavramak gibi sevginin varlığını kavramak. Korkuya yer yok..  O sadece bir illüzyon ve ben ancak "sevgi gerçeği" ile var olabilir, "sevgi" ile yol alabilirim.

Çok zaman geçirdim atölyemde kendim ile baş başa.Kimi zaman geldi kendimi çok dinledim, çok sorguladım. Kimi zaman geldi çevremdekileri çok düşündüm , çok sorguladım. Ve bir baktım ki ben devamlı düşünüyorum. Ama bu bana yetmiyor. Ben daha fazlasını yapmak istiyorum. Pasta yaparken ulaştığım meditasyon halini insanlara farklı yollarla veya belki benzer yollarla anlatmak ve bunun güzelliğini hissettirmek istiyorum. Ben birden fazla iş yapmak istiyorum.. İnsanlara farklı kanallarla ulaşmak istiyorum. Devamlı "düşünce" halinde kalmamalı yaşadıklarım, hissettiklerim. Çünkü ne zaman çevremi incelesem insanların devamlı mutsuz, huzursuz, isteksiz vb. depresif ruh hallerinde olduklarını görüyorum. Kendimce insanların dertlerine ortak olmaya , yardım etmeye çalışıyorum fakat bu ne kadar doğru veya ne kadar yeterli? Gerçek şifa nedir, ruh neden bu kadar mutsuz ve umutsuz? Yoksa bunu imajine edenler yine bizlermiyiz ? Belki de bizler bildiğimizden çok daha fazlasıyız, çok daha güçlüyüz, belki yaratım gücümüz var ? Her nefes alışımız bir lütuf iken biz neden mutsuz olmayı seçiyoruz ki ?

Ve daha bir takım soru silsilesi ile senelerdir kişisel gelişim seminerleri, kitapları ve eğitimleri içerisinde yine kendimi aramaya başladım. Bir çok defa sevgili dostum ve yaşam koçum Mimoza Yaşam merkezinin (şu an bu merkezin bir eğitmeni ve terapistiyim ne mutlu ki bende ) sahibi sevgili Ülker ile kendimi konuşurken ve ondan "Dönüşümsel Nefes Seansları" alırken buldum. Evet bu bir mucize idi !! Aslında o kadar doğal ve basit olan "nefes" , bir anahtardı , bir rehberdi, ve doğal bir şifaydı sorularımın cevaplarını bulmaya.. Ve öyle de oldu :) Artık "nefes" hayatımdaydı.. ben "nefes" almaya başlamıştım, kendimi çözmeye, iyileştirmeye, hissetmeye başlamıştım.. çok daha fazlasını , çok çok fazlasını...

İnsan , doğru nefes almaya ve uyanmaya karar verdiği zaman , artık her şeyin gerisi bir çorap söküğü gibi gelmeye başlıyor. O çorap söküldükçe sökülüyor ve sizi sıkan her şey bir an da eş zamanlı olarak sökülmeye başlıyor. Rahatlıyorsunuz.. Her şeyin ne kadar saf ve doğal akışında olduğunu anlamaya  başlıyorsunuz. Egonun anlamsızlığını ve sevginin gerçekliğini görüp adımlarınızı farklı atmaya ve düşüncelerinizi olumlu yaratıma kodlamaya başlıyorsunuz.

Ve en güzel , en bilgelik dolu öğretiler ise Meleklerden gelmeye başlıyor bir an da.. Onlarla konuşmak, rehberlik almak ve öğrenmek o kadar kutsal ve doğal ki.. devamlı kendinizi teşekkür ederken bulabiliyorsunuz :) Melekler ile kendinize ve insanlara şifa vermeye başladığınızı gördükçe de inanılmaz bir hafifleme, tazelenme, berraklaşma duyguları ile beslenmeye başlıyorsunuz..

Hiç bu gece yazı yazmak aklımda yokken bir an da kendimi klavyenin başında buldum ve baktım kendim hakkında yazmaya çalışıyorum. Yürüdüğüm yolları aktarmaya çalışıyorum veya belki de yaşadığım hislere tercüman olmaya çalışıyorum. Çünkü biliyorum birçok insan benim daha önce olduğum durumda.. İnanılmaz bir uyku halinde ve uyanmak istiyorlar..

En iyisi sık sık yazmaya devam etmek ve çalışmak ve paylaşmak ve ışığı her gecen gün arttırmak :)

Sevgi ve ışıkla kalın....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder